Karadağ (Montenegro); Kotor, Perast, Budva
- H.K
- 18 Şub 2024
- 8 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 9 Kas 2024
Adriyatik’in yani İtalya Yarımadası ile Balkan Yarımadası arasında kalan körfezin gözde kıyısı Karadağ diğer ismi ile Montenegro; dip not; İtalyanca’da Monte Dağ, Negro ise Kara demek, muhteşem coğrafyası, büyüleyici güzelliği ile Karadağ, sahil şeridi manzaralarından, kıvrımlı yollarından gözlerinizi alamayacaksınız. Avrupa'nın en güney fiyordu Kotor Körfezi. Kuzey fiyordlarını görmüş biri olarak bence burası daha şirin, daha küçük, bir o kadar da güzel. Norveç fiyordları ihişamlı ve büyüleyici . Avrupa’nın en büyük fyordu olan Kotor Körfezi; ( Boka Korotska, Bay of Kotor )Dolambaçlı deniz kanallarının yanı sıra sarp yamaçlı dağların çevrelediği körfez.
Montenegro Türk vatandaşlarından vize istememesi ile beraber, bir Karadağ şehri olarak Kotor şehrinde bir Havalimanı bulunmamakta. Bölgeye en yakın Havalimanı 9 kilometre uzaklıktaki Tivat şehrinde var. Ancak bu havalimanına Türkiye üzerinden direkt olarak bir uçuş yok. Türkiye üzerinden Kotor’a gidebilmek için farklı ülkelerin bazı şehirlerine havayolu ve giderek, daha sonra buradan karayolu eşliğinde ulaşım sağlamak gerekir. Havalimanı olan bu ülke ve şehirleri; Karadağ'ın başkenti Podgorica, Arnavutluk'un başkenti Tiran, Hırvatistan Dubrovnik şehri, Podgorica, Kotor 40 km. Tiran Kotor arası 204,7 km. Dubrovnik Kotor 92,0 km. Daha sonra karayolu vasıtasıyla Kotor şehrine ulaşım sağlamak mümkün.
Monenegro rotanız; Perast-Kotor-Budva-Bar-Tivat olmalı gezerken. Konaklama için Kotor daha mantıklı. Kotor eski şehir bölgesi çok güzel ve keyifli. Akşamları gidebileceğiniz çok keyifli barlar ve restorantlar var, Bu yüzden Kotor' da konaklayıp günlük geziler yapabilirsiniz.
Budva ise deniz tatili planlayanlar için çok ideal. Budva sahile yakın birçok, otellerde geceliği 25 Euro’ya otel bulmak mümkün, gecelik 50 Euro civarına biraz daha yıldızlı oteller de bulunuyor. Şöyle bir durum var Monenegro' da evlerden bozma apart konumunda bir çok ev var dekorasyonları garip gelebilir. Çekyattan bozma yataklarla karşılaşabilirsiniz..butik oteller ise çok ucuz değil bilginize.
Benim gezim Priştine'den başladı, önce Matka (Kuzey Makedonya), Üsküp (Kuzey Makedonya), Belgrad (Sırbistan), Saraybosna (Bosna Hersek), Mostar (Bosna Hersek), İşkodra (Arnavutluk), Uzun bir yolculuktan sonra cennet gibi bir bölgeye geldik. Kotor (Karadağ), Ohri (Kuzey Makedonya), Dönüşte Üsküp'te 1 gece konakladık ve ertesi gün Priştine' den uçakla dönüş yaptık.
Perast; Kotor Körfezindeki şirin mi şirin bir kasaba, Avusturya'daki Hallstatt' a çok benziyor. Çok sevdim çok..
aşık oldum..O kadar sessiz ki rüya gibi. Perast Adriyatik’te Kotor Körfez kıyısında yer alan, coğrafi konumu ve doğal güzellikleri ile ilgi çekiyor. 600 yıl önce yapılmış olan Lady of the Rocks ( Kayaların Leydisi ). Aslında burası bir kilise ama müzeye dönüştürülmüş. Buraya Kotor merkezden kişi başı Kamelja AVM’ nin yanından kalkan 1€’luk otobüslerle Perast’a gelebilirsiniz ve küçük botlarla 8 euroya adaya ulaşabiliyorsunuz. Our Lady of the Rocks (Kayaların Leydisi). Kotor'dan Perast 'a otobüsle gelip bu adaya teknelerle gidebilirsiniz . İnsan eliyle yapılmış bir kilise adası, kesinlikle görülmeli. İçinde ilgi çekici eserler var. Seferden dönen bir denizci buradaki tepelik alanda Bakire Meryem ikonası buluyor. Perast halkı o günden sonra seferden dönen denizciler için bu noktaya gelip taş atmaya başlamış. Zamanla taşlar birikip ada oluşturmuş. Kilise 1535 'te kutsanmış.
Nikola Kilisesi Perast'ta mutlaka ziyaret edilmeli, arkadaki kuleye tırmanmayı unutmayın. Kasabanın küçük merkez meydanında yer alan kilise ve kule her yerden görülebiliyor. 55 metrelik yapı gerçek bir mühendislik harikası ve en üst çan seviyesinden manzaralar muhteşem. Sadece 1€ değeceğine emin olabilirsiniz. Kotor Körfezi'ndeki tekne trafiği için bir fener görevi görüyor.
Zmajeviç Sarayı; Aristokrat Zmaevich ailesi Perast'ın en saygın ailelerinden biri. Piskopos Sarayı olarak da adlandırılan aile sarayları 17. yüzyılda inşa edilmiş. Sveti Marko Kilisesi'nin yanında yer almaktadır ve 2 aşamada inşa edilmiştir.En eski kısmı 1764'ten kalma ve en yeni kısmı 1764'te başladı ve 20. yüzyılın 30'unda bitti. Smekja Sarayı, Perast'ın en büyük sarayıdır ve tipik bir "kıyı" mimarisine sahiptir. Sadece Perast ve Our Lady of the Rocks Adası’na gidebilir, ya da Blue Cave turuyla yüzme molalı bir bot turu yapabilirsiniz.Perast’tan kalkıp Kayaların Leydisi Adası’na giden tur 8 eur.10 dakikada bir kalkıyor, istediğiniz kadar adada kalıp, yine adadan 10 dakikada bir kalkan herhangi bir botla geri dönüyorsunuz.
Konoba Skolji
Conte Hotel Restaurant
Kotor;
Tito’ya ait “Tuđe nećemo, svoje ne damo” yazısını göreceksiniz. Kominist dönemin simgelerinden olan bu söz “Başkalarına ait olanı istemeyiz ama bizim olanı da teslim etmeyiz”.bir şehir olarak Kotor en özel bölgelerden biri
UNESCO Dünya Mirası listesine giren çok önemli tarihi yapıları olduğunu söylemek mümkündür.Katedraller, tarihi binalar, kaleler, eski şehir merkezi ve pek çok yapı Kotor’un merkezinde yer almakta.Sadrazam Köprülü Mehmet Paşa zamanında, Venediklilere ait bir kale olan Kotor 77 gün kuşatılmış ama fetihsiz dönülmüş. Evliya Çelebi seyahatnamesinde “Kotor Kalesi, Osmanoğlu devleti içinde bir çıban gibi burçları ve bedenleriyle durur. Yazık Osmanoğlu devletine ve şerefine.” diye yazmış..Kotor limanı büyük cruise gemilerinin uğrak noktası. Ayrıca, İtalya’nın Bari şehrinden feribot ile Karadağ’ın Bar şehrine ulaşabilir, oradan da otobüsle Kotor’a gelebilirsiniz.
17. yüzyıldan kalma Saat Kulesi, 12 yüzyıldan kalma Roma Katedrali, Denizcilik Müzesi, şık butik otelleri, deniz ürünleri, dar sokaklarındaki şık restoran ve kafeler.
Eski şehire, yani surların içine girmek için 3 tane kapı bulunuyor: Kuzey, Güney ve Deniz Tarafı Kapısı. Deniz Tarafı Kapısı’nın üstünde, Yugoslavya Devlet Başkanı Tito’nun şöyle bir sözü yazıyor: “Bize ait olanı istemeyiz, bizim olanı vermeyiz”.Kuzey Kapısı’na, surların hemen yanındaki Skurda Nehri’nin üzerindeki köprüden ulaşabiliyorsunuz. Surlarla çevrili Eski tarihi şehir (Stari Grad) taş sokakları, müthiş manzaralı tarihi kalesi ve ihtişamlı sur kapılarıyla size zamanın durduğunu hissettirecek. 1979’daki depremde birçok klise ve sur yıkılmış olsa da renovasyon ve yenileme çalışmaları sonucu şehir yeniden onarılmış. UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan bu kasaba tarihi dokusunu çok iyi koruyabildiği için de tüm medeniyetlerin bıraktığı izleri açıkça görebiliyorsunuz.
Kotor Kalesi (St. John) Tepesi: 1355 basamak gözünüz yerse ki, benim yemedı tırmanıp tüm Kotor'u tepeden görmek için manzara çok güzelmiş. Ben çıkmadım, çıkanların yalancısıyım. Tepeye ulaşma süresi 35 dakika ve
8 Euro. Romalılar tarafından M.Ö. 168 yılında kurulan şehrin o dönemdeki Latince adı Acruvium'dur. 535 yılında İmparator Justinian tarafından şehre kale inşa ediliyor, hala çok iyi durumda. 1002 yılında Bulgar İmparatorluğu tarafından işgal edilir ve yağmalanıyor.
1185 yılında Sırp Krallığı’nın yönetimi altına girdi ve önemli bir ticaret limanı halini aldı. 1371-1384 yılları arasında Macar İmparatorluğu ve Venedik Cumhuriyeti arasında el değiştirmiştir. 1391 yılında Osmanlı tehlikesine karşı Venedik Cumhuriyeti’ne katılmıştır. Venedik yönetimi altındayken Osmanlı tarafından 1538 ve 1657 yıllarında kuşatılmıştır.1797 yılında Habsburg İmparatorluğu yönetimine girmiştir.1918 yılında Yugoslavya’nın bir parçası haline gelmiştir.
Saint Thyrphon Katedrali (Sveti Tripun): Eski şehrin içerisinde bir çok kilise, katedral ve manastır var. En önemlilerinden birisi burası. Karadağ'daki iki Roma Katolik katedralinden biridir. Kotor'da, Eski Kent'in tam merkezinde yer almaktadır. Dokuzuncu yüzyıldan kalma küçük Romanesk kilisesinin temelleri üzerinde 1166 yılında inşa edilmiştir. Bir 3. yy. Hristiyan azizi olan Aziz Thyrpon, Kotor’un koruyucusu olarak geçiyor. Aziz Thyrphon’un kalıntılarının olduğu gümüş tabut, bu Katolik Katedrali’nde yer alıyor. Bu kalıntılar 9.yy.da İstanbul’dan getirtilmiş ve katedral inşa edilene kadar (12.yy.da) başka bir yerde tutulmuş. Getirildiği günden beri de Kotor’un en önemli festivallerinden biri olan “St. Tripun Day” (Tripundan) düzenleniyormuş. 12.yy.dan bu yana aynı şekliyle kalmamış tabi ki, depremlerden zarar görmesi nedeniyle bir çok kez restore edilmiş.Katedralin üst katında bulunan müze dini motif, kıyafet ve eşyalara ev sahipliği yapmakta. Balkonundan meydandaki kafe ve tarihi yapıların fotoğraflarını çekebilirsiniz.
Kotor’da üç tane şehir kapısı var. En çok kullanılanı 1500’lerde yapılmış olan Deniz Kapısı. Biz de şehre bu kapıdan girdik. Bir diğeri 13. Yüzyıldan kalma Güney Kapısı. 3. Skurda Nehri’nin üzerindeki bir köprüye bitişik Kuzey Kapısı.
Kesinlikle Kotor'da yapılması gereken bot turunu öneriyorum. Kotor Körfezi’ni Tivat dahil boydan boya dolaşabilirsiniz.
Ve kesinlikle böörek yemeniz gereken yer Poslasticarnica Veni, ucuz ve lezzetli burek, güler yüzlü personel. Arnavut ve Türkçe bilen çok sevimli bir dükkan sahibesi. Yemek yiyebileceğiniz altı masa var ama paket servisi de var. Erken gelin, çünkü saat 12'den sonra börek pişirmeyi bırakıp sadece dondurma satıyorlar.
Catovici Mlini Harika bir restoran, lezzetli yemekler, birinci sınıf hizmet. Sizi küçük bir tekneyle yattan alıp geri getiriyorlar. Restoran, suyu çok soğuk olan bir dağdan çıkan küçük bir nehrin kıyısında yer almaktadır. Ve körfezdeki bu yerde sandviç gibi su, soğuk tatlı ve ılık deniz suyu katmanlar halinde geliyor. Güzel mekan.
İçerisinde kocaman bir park, köprüler restoran bahçesindeki gölde ördekler ve balıklar var. Binaları rengarenk sarmaşıklarla kaplı ve restoranın içi de ayrı güzel dekore edilmiş. Yemek yiyecekseniz gitmeden menüyü isteyip rezervasyon yaptırabilirsiniz.
Dünyanın pek çok kentinde olduğu gibi Kotor açık pazarı da yerel havayı hissetmek, yerel cazibeyi yaşamak ve lezzetli yerel ürünleri tatmak için mükemmel bir yer Kotor açık pazarı.
Karadağ şarabının yanı sıra, Kotor'un bölgede Forza adlı harika bir pastaneyi de es geçmek olmaz, deniz tarafından Kotor eski şehir bölgesine giriş yaptığınızda karşınıza çıkan meydanda sol kolda bulunuyor. Kale içinde bulunan birçok turistlik mağazaların bulunduğu sokakları gezdikten sonra mola verebileceğiniz güzel bir kafe. Krempita'nın yanı sıra Moskova pastası ile ünlü. BBQ Tanjga Buraya gelmeden Karadağ'dan ayrılmayın. İçerdeki çalışanlar çok çok iyi insanlar. Bizimle çok güzel ilgilendiler güzel sohbet ettik. Bize ikram da verdiler aşırı mutlu olduk. Sırf burası için Karadağ a tekrar gelebilirim. Old Winery Wine Bar Burası Kotor'daki en sevdiğimiz yerdi. Karadağ'dan bir peynir ve Şarküteri tabağıyla eşleştirilmiş 4 seçkin şarap olağanüstüydü.
Konoba Portun
Bajova Kula Kotor ve Perast arasında çok güzel bir palj
Budva;
Avrupa’ da vizesiz nereye gidelim Adriyatik kıyıları, Orta Çağ kasabaları, Karadağ Avrupa’da vizesiz gidebileceğiniz en güzel yer. lkenin Adriyatik Denizi’ne çıkan en güzel plajları da Budva kıyılarında Mayıs, Haziran ve Eylül aylarını tercih etmenizi öneriyorum.
Budva’nın sembolü haline gelen heykel, aslında Belgradlı heykeltıraş Gradimir Aleksić’in eseridir ve 1965’ten tam bu noktada bulunmaktadır. Heykelin modeli, o sırada 14 yaşında olan Novi Sad Atletizm Kulübü Vojvodina’nın bir üyesi olan atlet Olga Kalivoda idi.hikaye; bölgeden birbirini çok seven ancak birlikte yaşamaya yetecek parası olmayan bir kız ve bir denizcinin hikayesiydi. Bir gün bu genç denizci, yeni hayatlarına yetecek miktarda para getirmesi gereken uzun bir yolculuğa çıktı ve kız da onu beklemeye söz verdi.
Kız, sevgilisi denizdeyken sözüne hep sadık kaldı. Genç kız, her gün açık denizin en iyi görüldüğü uçurumun kenarına çıktı ve sevgilisinin döneceği bir geminin ufukta belirmesini bekledi.Denizci bir daha asla geriye dönmedi ve Budva’da hiç kimse ona ne olduğu hakkında bir kelime duymadı. Sevgilisi onu yıllarca bekledi, ta ki bir sabah yerel halk, genç denizciyi kıyıda ölü bulana kadar.
Budva Karadağ’ın en isim yapmış, en çok ziyaret edilen yerimiş bence güzellik olarak Kotor daha farklı, otanik, sıradışı, tarihi dokusu, coğrafyası ile Kotor kesinlikle birinci.Budva eski şehir bölgesi (stari grad) araştırmalara göre 2500 yıllık bir bölge ve Adriyatik’in en eski yerleşim yerlerinden birisi. Maalesef 1600’lü ve 1900’lü yıllarda iki kez depremden etkilenmiş ve aslına uygun halde tekrar inşa edilmiş. Kotor’dan Budva’ya arabayla ulaşım yaklaşık 30 dakika sürüyor. Eğer toplu taşımayla geçmeyi planlıyorsanız otobüsle 1 saatte ve kişi başı yaklaşık 4-5 Euro’ya ulaşabiliyorsunuz.
Mogren sahilinin başında onlarca yıldır ayakta duran “Balerin” heykelinin yanında fotoğraf çekmeden Budva’yı ziyaret eden turist yok.
Budva eski şehire yürüme mesafesinde bir sahil isterseniz önerimiz Mogren Beach. Şehrin arka kapısından çıkıp kayalıkların içinden küçük bir tünelden geçiyorsunuz ve sahil hemen karşınıza çıkıyor! Şehirle bu kadar iç içe olduğu için en berrak Budva Sahili.
Budva sahillerinden birisi Jaz Beach uçsuz bucaksız kumsalı ve temizliği ile başınızı döndürecek. Petrovac Sahili, Ulcinj Sahili diğer denize girebileceğiniz cennet yerler.
Sveti Stefan zamanında Budva ile Petrovac arasında karayla bağlantılı ada. Uzakdoğulu bir iş insanı adayı 30 yıllığına kiralamış ve Balkanların en pahalı, en orjinal tatil köyü olmuş.
Yorumlar