Dünya güzeli Luzern
- H.K
- 10 Ara 2024
- 4 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 11 Ara 2024
Luzern İsviçre’nin tam ortasında büyük bir gölün kenarına kurulmuş masal gibi bir şehir. Reuss nehri 4 kanton gölü yani Luzern gölüyle birleşiyor ve bir şaheser ortaya çıkıyor. Luzern'e İsviçre'nin incisi diyorlar. Gerçekten bir inci. Benim gezdiğim yerler arasında da birinci. Tarihi şatolar, villalar, minik dağ evleri ve ihtişamlı malikanelerin, otellerin olduğu, nehir, göl, dağların inanılmaz güzelliklerin bir arada bulabileceğiniz bir şehir. Yaşam bir harika..İki kez gittim. Bayıldım.
İlk gidişim ve ilk yurtdışı gezim 1989 yılında olmuştu. İstanbul' dan Zürih 3 saat sürüyor. Ben Türk Hava Yolları ile gitmiştim. Zürih ile Luzern arası yaklaşık 1 saat. Ulaşım o kadar rahat ki trafik diye bir şey yok. Zürih gezimi daha sonra ki yazılarımda okuyabilirsiniz.İsviçre’ye gitmek için Türkiye’den direkt Basel’e veya Zürih’e gidebilir buradan da tren ile Luzern’e geçilebilir. Basel’den Luzern’e aracınız ile yaklaşık 75 dakika yol gitmeniz gerekiyor.Basel Havalimanı’nda hem Fransız hem de İsviçre çıkışı var. Zürih’i tercih ederseniz ortalama tren yolculuğu Luzern’e 50 dakika sürmekte.
Birinci gidiş 23 yaş..1989 Ekim
İkinci gidiş 2013 11 Nisan
Luzern'de nerelere gidilmez ki; ister dağ havası alın ki, dünyanın en büyük dağlarından Pilatus dağı, 4 kanton yani Luzern gölü kıyıları, doğa yürüyüşleri için Kriens, Malters, Romoos, kayak için İnterlaken, Entlebuch, Schwarzenberg, rafting için Gisikon gibi şahane yerler, Weggis, Rigi, Vitznau, Greppen... gez gez bitmez. Rüya gibi
Spreuerbrücke (Değirmen Köprüsü) Şapel Köprüsü 1333 yılında Luzern şehrini savunmak amacıyla yapılmış ve dünyanın en uzun ahşap köprüsü. 17. yüzyılda çizilen Luzern’ın tarihini anlatan tablolar bulunmaktadır. Luzern tren istasyonunda indiğinizde 5 dakika yürüdükten sonra karşınıza KAPELL köprüsünün kırmızı sardunyaları çıkıyor. Aare Nehri'nin kollarından Reuss Nehri'nin üzerinde bulunan ahşap yapılmış köprü üzerinden karşıya geçmek için köprünün iç kısmında yürürken 100 adet yağlı boya resim göreceksiniz.1993 yılında meydana gelen yangın ile tabloların büyük çoğunluğu yanmış ama tekrar yapılmış. Ben hem eski, hem yenileri gördüm. Tabi aradaki farkı anlayamadım. Hemen yanında ise Wassturm (Su Kulesi) yer almakta. Wassturm 1800’lü yılların sonuna kadar hapishane, hazine binası ve arşiv kütüphanesi olarak kullanılmış.
170 metre uzunluğunda olan bu köprü, birçok ressama ilham vermiş ve popüler bir model olmuş. Çok da güzel olmuş.
Eşsiz bir karizmaya sahip bir ortaçağ binası. Su kulesi, şapel köprüsü ve Musegg duvarı, Lucerne şehrinin tarihi kent manzarasını tanımlayan başlıca simge yapılardır.
Örneğin Lucerne Gölü'nden şehre yaklaşan herkes pitoresk kulelerden yayılan büyülü etkiyi görecek ve hissedecektir. Avrupa’nın en uzun suru Museggnauer 870 metredir.Musegg Duvarı, şehrin kuzey tarafındaki ikinci dış sur halkasıdır. On kule başlangıçta surların bir parçasıydı. Bugün dokuz tanesi hala mevcut. İki kule kapı kulesi olarak tasarlandı.
1860 yılında dış Weggistor ve Musegg Duvarının 40 m'si yıkıldı. Bugün 870 m'lik uzunluğu korunmakta olup İsviçre Konfederasyonu'nun koruması altındaki ulusal bir anıttır. 600 senelik bu surları, ayrıca en iyi korunmuş surları arasındadır. Surların etrafında 3 tane kule bulunmaktadır. Zytturm Zaman Kulesi’nde ise , 1535 yılından kalma, Luzern’e ait en eski saati bulabilirsiniz. Duvar başlangıçta sadece 3,50 m yüksekliğindeydi ve birkaç yıl sonra şu anki yüksekliği olan 9 m'ye çıkarıldı. Ortalama 1,5 m kalınlığındadır. Mazgallı tacının arkasında ortaya çıkarılmamış bir mazgal uzanıyor. Siperler, köşeli ve yuvarlak konsollu, dışa doğru çıkıntılı tuğladan, düzensiz kemerli bir frizin üzerinde yükselir.Kuleye çıktığınızda muhteşem Luzern manzarasıyla başbaşa kalacaksınız…
Tarihi binalar ve doğal taş duvarlar, özelleşmiş ve bazen son derece tehlike altında olan flora ve fauna için değerli yaşam alanlarıdır. Musegg Duvarı, nadir üreyen kuş türlerinin (ev küçük kargaları, dağ kırlangıçları, kırlangıçlar ve kaz ördeği) önemli popülasyonlarına ev sahipliği yapmaktadır. Ayrıca yarasalar (gündüz ve kışlaklar, muhtemelen fidanlıklar), duvar kertenkeleleri, çok sayıda küçük omurgasız hayvan (örneğin yabani arılar ve bal arıları, örümcekler, salyangozlar) ve özel duvar florası (özellikle küçük eğrelti otları, yosunlar ve likenler) duvarı bir yaşam alanı olarak kullanır.
Bir peyzaj parkının içine yerleştirilmiş aslan anıtı 1821'de açıldı. Lucerne'nin Ölen Aslanı yerel olarak taştan oyulmuş ve 1792'de Fransız Devrimi sırasında ölen İsviçreli muhafızların anısına yapılmıştır. Dünyanın en hüzünlü taş parçası sizi zamanda geriye yolculuk etmeye davet ediyor.
Ancak heybetli taş aslan "sadece" bir anıttan daha fazlasıdır. Bakış açısına göre anıt, sanat eseri ya da anıt olarak değerlendirilir. Anıtın tarihi geçmişi ve karmaşık anlamı hakkında daha fazla bilgi edinmek için bilgi panoları kullanılabilir.
18 yy’da Kral Louis’i korumak için hayatını kaybeden 800 asker için bu aslanlı anıt yapılmıştır. Luzern’in bir diğer simgesidir. Aslan, bir mızrak yarası almış olarak betimlenmiştir. Ayrıca bu heykel “dünyanın en etkileyici ve en mahzun taş kütlesi” ünvanına sahiptir.
Luzerne gelip Rigi ve Pilatus görmeden gitmem demiştim İsviçre'de yaşayan akrabalarım bile görmemişti o zamana kadar işte yine istedim oldu çok şükür.
Pilatus dağı 2132 metre yüksekliğinde. Pilatus Ejderha demek hakikaten en tepeye çıktığınız da bir ejderhanın üzerindeymiş gibi hissediyorsunuz sanki tüm dünyaya hakimsiniz. Nefes kesici bir manzara. Orta İsviçre'de yer alan ve ülkenin başkenti Zürih'e 50 dakikalık mesafede olan şirin bir kent Luzern. Sadece şehir merkezini gezmek yetmez, şehrin dört bir yanını adeta şehri kucaklarcasına saran dağların tepesinden de şehri görmek gerekli diyenler için çok güzel olanaklar sunuyor. Luzern kentine çok yakın olan ve adını ejderhadan alan Pilatus Dağı, bir tarafından teleferikle çıkılıp diğer tarafından “Dünyanın en dik demiryolu treni” olarak geçen Pilatus treniyle inilebildiği için, günübirlik dağ havası almak isteyenler için biçilmiş kaftan.
Luzern'e birkaç km uzaklıkta bulunan Kriens’teki teleferik durağından hem iniş hem çıkış biletinizi alıp, yemyeşil ağaçların içinden, muhteşem Luzern Gölü manzarasını arkanıza alarak dağa tırmanabilirsiniz. 15-20 dakika süren teleferik yolculuğu sonrası Frakmüntegg adlı durakta inip güzel bir kafede sıcak bir şeyler içebilirsiniz. Rigi Dağı
1800 metre zirve yüksekliğine sahip Rigi-Kuhn’a çıkmak için, direkt trene binebilirsiniz ya da önce teleferiğe (Weggis) binip, daha sonra da dişli trenle zirveye çıkabilirsiniz. Ki ben öyle yaptım. Zirvede çok güzel bir restoran var. Rigi Dağı sadece gezilecek bir yer değil, kayak için de harika bir lokasyon.
Ayrıca burada konaklamak için harika oteller de mevcut.
Tüm bu yolculuk için toplamda kişi başı gidiş dönüş 45 CH (Tren 75 CH) ödüyorsunuz. Tabii ki sıcak çikolata müthiş. Müthiş manzaraya karşı biraz soluklandıktan sonra dağın zirvesi olan Pilatus Kulm’a (2132 metre) ulaşmak için telefiriği kullanabilirsiniz.Pilatus' a tırmanarak, teleferikle, ve dünyanın en dik tırmanan dişli treniyle çıkabilirsiniz. Ben Pilatus a teleferikle, Rigi' ye dişli trene çıktım inanılmaz iki deneyim.Ben bu yolculuğun her dakikasında büyülendim. Nereye bakacağımı şaşırdım. Zirve manzarası mükemmel ve eşsiz bir gündü..çok sıkıntılı günlerden sonra cennette sandım kendimi.
Yorumlar