top of page

Budapeşte

  • H.K
  • 17 Eyl 2024
  • 6 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 9 Ara 2024

Budapeşte; Macaristan' ın başkenti, Berlin’den sonra Orta Avrupa’nın en büyük ikinci şehri. Budapeşte ''UNESCO Dünya Kültür Miraslar'' listesinde olan şehirlerden.Tuna Nehri' nin (Macarlar Duna diyor)iki yakasında (Buda) ve (Pest) bu iki yakayı birleştiren köprüler, gotik mimari yapılar, özgürlük anıtları, kaleleri, seyir teraslarıyla Prag ile çok benzer özelliklere sahip. ''Buda'' daha sakin, tarihi ve önemli binaların daha yoğun olduğu,''Peşte'' ise daha hareketli, daha sosyal yapısıyla iki farklı bölge.

Prag; Vltava Nehri'nin, Budapeşte' de Tuna Nehri' nin kraliçe incileri..Buda ve Peste 'yi bir araya getiren Zincir Köprü 18 yy.da ulaşım kış aylarında Tuna nehri donduğu için dubalar ile sağlanıyordu. Kont 1820 yılında babasının cenazesine katılmak için bir hafta bekleyince Buda ve Peste arasında bir köprü yapmak istedi.

Budapeşte' yi ziyaret ettiğinizde görmenizi önerdiğim yerler; Buda Kalesi(Buda Castle), Chain Köprüsü(Chain Bridge), Gellert Tepesi(Gellert Hill), Balıkçılar Tabyası(Fishermen's Bastion), St.Mathias Katedrali, Citadella Müzesi(Citadel Museum), Erszebet(Elisabeth Bridge)Köprüsü, Parlamento Binası(Parliament),Kahramanlar Meydanı, (Hösök Ter), Büyük Kapalı Pazar (Nagy Vasarcsarnok), Esztergom, Visegrad, Szentendre görülecek yerler arasındadır.Macaristan tarihine baktığımda Macaristan; Avusturya kültürüyle birlikte, 150 yıl Osmanlı devletinde kalmış olmanın etkilerini de görmüş. Yapılarda değil ama yaşam kültüründen birçok örneklere rastlarsınız. Orta Asya' dan geldikleri için Hungary diye anılan Macarlar, ki onlar genellikle kullanmıyorlar bu ismi, Macarlar geleneksel bir yapıya sahip. Paraları bile geleneksel, maalesef Euro geçmiyor Macaristan' da, para birimi Hungarian Froint çok sıfırlı olan HUF.

Tuna Nehri'nin iki yakasındaki Buda ve Peşte'yi gezerken de şehri iki bölüme ayırıp gezmenizde fayda var. Öncelikle Buda tarafında gezerseniz görebileceğiniz Şato ve Gellert Tepelerinden başlarsanız gezerken görmeniz daha kolay olabilir.Gellert Tepesi(Gellert Hegy), Budapeşte'nin en yüksek tepesi olduğu için panoramik bir manzaraya sahip, çıkarken yorulabilirsiniz, yaklaşık 15-20 dakika kadar sürüyor, belli bir yere kadar toplu taşıma araçları var ama seyir teraslarında dinlenirseniz keyif alarak devam edebilirsiniz. İsterseniz ''hop on hop off'' kullanarak yani indiğiniz yerden binerek gezebileceğiniz yaklaşık 48 saat süresi olan ve Tuna Nehri bot gezisi ve termal banyolara giriş yapabileceğiniz bir turla da gezebilirsiniz. ''Red Line'' hattı yaklaşık 22 Euro civarında. Ayrıca Türkçe rehberlik tanıtımı da var. Gellert Tepesi Budapeşte'ye tepeden bir uçtan bir uca görebileceğiniz çıktığınıza değecek manzarası olan bir yer ayrıca komünizm döneminden kalma Özgürlük Heykeli(Szabadsag Szobor)ni görme imkanınız da olacak.Budapeşte' de metro da kullanabilirsiniz ki enteresan metroları var uzay üssü gibi..zaten dünyanın en eski ikinci metrosu 1. olanı merak ediyorsunuz değil mi ben de edip bakmıştım en eski olanı Londra metrosuymuş görmediğim için yorum yapamayacağım, umarım bir gün. Toplu taşıma biletleri sınırsız kullanmak için alacaksanız yaklaşık 1650 HUF. Yani 16,5 Türk Lirası.

Şehrin Buda yakasında yüksek bir noktada yer alan bu yerden, nehrin ve çevredeki mimarinin manzarasını kaçırmayın. Eğer turistik bir dokunuştan hoşlanmıyorsanız, Zincir Köprüsü'nün yakınından fünikülere binin; 1870'ten beri hizmet veriyor ve yol boyunca manzaranın tadını çıkarmanızı sağlıyor.Muhteşem Tuna Nehri (belki de Strauss'un bize düşündürdüğü kadar mavi değil) Macaristan başkentinde sekiz köprüden geçiyor, ancak hiçbiri Széchenyi Zincir Köprüsü kadar ikonik değil. İskoç inşaat mühendisi Adam Clark tarafından denetlenen köprü, daha önce bölünmüş olan Peşte ve Buda şehirleri arasındaki ilk kalıcı köprüydü ve birleşmenin sembolü haline geldi. 18 aylık bir yenileme dönemi için kapatılan köprü şimdi yayalara, taksilere ve bisikletçilere yeniden açıldı. En iyi atmosfer için geceleri ışıklandırılmış ihtişamında, en iyi manzaralar içinse gündüzleri gezinin.

Havaalanından şehir merkezi yaklaşık taksi ile 30 dakika gibi sürüyor toplu taşıma ile 50 dakika, havaalanı şehir merkezine uzak. Otel transferi seçmenizi öneririm, eğer 5 kişilik bir grupsanız taksi tercih edebilirsiniz taksi ile ulaşım 20 Euro gibi tutuyor. Toplu taşıma ile gerçekten biraz zorlanabilirsiniz. 

Budapeşte ye gittiğinizde mutlaka görmeniz gereken yerler arasında Estergon Kalesi Budapeşte' ye 50 km. uzakta ve Macaristan için önemli bir dini merkez. Macaristan'ın eski başkenti olan 1543 yılında Kanuni Sultan Süleyman zamanında ilk defa Osmanlıların eline geçen, Osmanlı tarihinde büyük önemi olan Esztergom yani “Yüksek Kale” olarak anılan Türk tarihinde önemli stratejik öneme sahip olan Estergon Kalesi  ve Avrupa'nın Roma St.Peter Bazilikası ve Londra' daki St.Paul Bazilikası' ndan sonra 3.büyük Estergon Katedrali önemli yerler. Bence Katedrali gezmelisiniz giriş ücretsiz ama diğer bölümler için ücret ödeniyor. 114 metre olan bazilika gerçekten görkemli bir yapı. düşünün Avrupa'da o kadar çok bazilika var onların üçüncü, dünyanın da 18.büyük bazilikası. Aynı anda 10.000 kişi ayine katılabiliyor. Estergom Bazilikası; tabi ki önemli bir yer Budapeşte'ye geldiğinizde görmeniz gereken yerlerden hele de üst kata 114 metre ki 366 basamak, tepeye yani kupalaya çıktığınızda manzara nefis. Oturup dinlenebileceğiniz bir kafe var yukarıda soluk almanız için ideal. Macaristan'ın ilk kralı Estergon Bazilikasında tacını giymiş.

Budapeşte'nin Tuna Nehri ne kadar önemli ise, iki yakayı birbirine bağlayan köprüleri de ünlü.  ''Zincirli Köprü'' diye de bilinen Chain Bridge mimarının masala göre hatasız olarak bitirdiği fakat bir çocuk çıkana ve aslan heykellerinin dilinin olmadığını söyleyene kadar da öyle iddia ettiği bu iddia sonucunda hata bulunduğu için de kendini köprüden attığı söyleniyor. Aslında böyle bir durum kesinlikle doğru değil. Gellert Tepesi adını; Hıristiyanlığı kabul etmeyenler tarafından fıçıya konup tepeden aşağı atılan piskopos Gellert' den almış,tepede ve Budapeşte'nin her yerinden görebileceğiniz 14 metre yüksekliğindeki Özgürlük Heykelini, Psikopos Gellert' in elinde haç tutan heykelini, Royal Palace, Matthias Church, Faust Şarap Mahzeni, Buda Hill Labyrinth, Fishermen's Bastion' u da keyifle gezebilirsiniz.

Visegrad, Szentendre Tuna nehri kenarındaki köyler ve kasabalardan. Özellikle Szentendre' yi görmenizi öneriyorum şahane küçük bir kasaba çok şirin temiz sakin huzurlu söylenebilecek tüm güzel kelimeleri hak ediyor. Sanat galerileri, antikacıları ile sanki biblo şehir. Budapeşte' ye sadece 20-25 km uzaklıkta Sırpların yerleşmiş olduğu Arnavut kaldırımlarıyla Visengrad, Esztergom gezinizin başında gelmeli bence. İsterseniz Szentendre' ye Budapeşte' den trenle de ulaşabilirsiniz.

Bu güzel ve sanat kokan yere geldiğinizde akıllı telefonlarınız çok işinize yarayacak ilk önce tüm kasabada internet erişimi ücretsiz ve her yerde internete bağlanabiliyorsunuz. Ayrıca çok enteresan kasabayı QR kodlu etiketlerle baştan başa sesli ve görsel gezebiliyorsunuz. İlk kez böyle bir şeyle karşılaştım. Bu da benim cahilliğim. Akıllı telefonunuza yüklediğiniz uygulama ile gördüğünüz QR kodlu etiketi telefonunuza yaklaştırdığınızda size o etiketin olduğu yer hakkında bilgi veriyor. Sadece bu sebeple bile gitmeye değer çünkü biz maalesef okumayı seven bir millet değiliz böylelikle hem farklı hem de öğrenme esaslı bir gezinin içinde olursunuz.

Szendre' yi beğenmemin sebebi bizim Datça, Ildır gibi bir çok sahil kasabalarına benzemesi. Birçok hediyelik eşya dükkanı ki Budapeşte' den daha ucuza hediye alabilirsiniz. Sanat galerileri, Marzipan Müzesi, kafeleri, müzeleriyle gerçekten çok şirin ve güzel bir kasaba.

Yahudi Mahallesi'nden sadece 2 km yürüme mesafesinde olmasına rağmen, bu anıtın yürek parçalayıcı derecede dokunaklı güzelliği kendi girişini hak ediyor. 1944 ve 1945 yılları arasında Budapeşte, binlerce Yahudi'yi evlerinden alıp Tuna Nehri kıyısında idam eden ve bedenlerinin sularına düşüp sürüklenmesini sağlayan Nazi sempatizanı faşist bir grup olan Ok Haç Partisi'nin kontrolü altındaydı. İnfazların çoğu kış aylarında gerçekleştiğinden, sular hayatta kalma umudu olan herkesi dondururdu. Ayakkabılar askerlerin kâr amacıyla satabilecekleri değerli bir meta olduğundan, kurbanlara vurulmadan önce ayakkabılarını çıkarmaları emredilirdi. Film yönetmeni Can Dogay, bu anıtı 2005 yılında nehrin doğu kıyısına dikti. Altmış çift dökme demir ayakkabıdan oluşan bu heykelde, kurbanların katledildiği dönemi yansıtacak şekilde özenle yeniden yaratılmış erkek, kadın ve çocuk ayakkabıları yer alıyor. Bu trajik heykelin sayıları, hayatlarını bu kadar vahşice kaybedenlerin yalnızca küçük bir kısmını temsil ediyor.

Budapeşte' yi görmenizi Avrupa şehirlerinden denizi olmayan ama Büyük Tuna' sı olan bu yeşil şehri doya doya gezmenizi mutlaka öneriyorum. Budapeşte çok keyifli bir şehir, güzel restoranlarında, kafelerinde şehrin güzelliğini doya doya seyredebileceğiniz, bol yürüyüş yapabileceğiniz sıcak ruhlu bir şehir. Budapeşte, şehrin mineral açısından zengin termal kaynaklarıyla kutsayan alışılmadık bir topografyaya sahiptir ve bunların çoğu şehrin dört bir yanına dağılmış bir düzineden fazla banyo kompleksi oluşturmak için kullanılmıştır. Yılın herhangi bir zamanında pastoral olan, dışarıda oturup, burnunuzu soğuğun acıtması ve vücudunuzun ılık suda keyif yapması konusunda yadsınamaz bir şekilde özel bir şey vardır. En eski ve en güzellerinden biri Rudas Hamamı'dır  Süslü Osmanlı İmparatorluğu tasarımına sahip olan bu hamamda altı termal banyo ve bir yüzme havuzunun yanı sıra Tuna Nehri manzaralı bir çatı jakuzisi bulunmaktadır. Budapeşte'deki tek hamamdır. En büyük ve en popüler banyo kompleksi,   şehrin kuzeydoğusundaki Şehir Parkı'nın dış kısımlarında yer alan Szechenyi'dir . Budapeşte'nin çeşitli ve karmaşık geçmişine dair fikirler sunuyor. VIII. Bölge'de, milyonlarca doların restorasyona harcandığı bir şehirde, duvarlar kurşun delikleriyle dolu ve bu da dokunaklı: bu yapılar sorunlu geçmişlerini "unutmayalım" meydan okumasıyla taşıyor. Büyük delikler 1945'teki Kızıl Ordu kuşatmasıyla ilişkilendirilebilirken, daha küçük olanlar sadece 12 gün süren ancak Doğu Avrupa'nın Soğuk Savaş'taki yeri üzerinde kalıcı bir etki bırakan 1956 Macar Devrimi sırasındaki faaliyetleri gösteriyor. Başka bir yerde, Kodály körönd'ün süslü cephelerini incelemek için durun özel konaklardan anıtsal Parlamento binasına kadar, Miksa Róth'un muhteşem Art-Nouveau eserleri Budapeşte'nin her köşesinde mevcut. Görkemli vitray pencerelerin ve şaşırtıcı mozaiklerin ünlü yaratıcısı, Mexico City'ye kadar uzanan bir miras bıraktı. Miksa Róth'un  mozaiklerinin pencereleri çerçevelediği 14 numarada bir mola verin ve Emil Vidor'un Honvéd utca 16' sının zengin renkli çinilerini ve  Síp utca 17'deki Löffler kardeşlerin Budapeşte'nin alışılmışın dışında Ortodoks Sinagogu (1913), Budapeşte'deki veya dünyadaki diğer sinagoglardan farklı bir sanat eseridir.

İki Yahudi mimar olan Loffler Kardeşler tarafından "Bireyci Ayrılıkçı" (Art Nouveau) bir tarzda tasarlanmıştır. Macar Yahudi mimarlık öğrencisi Janos Hajos, 1896'da ilk modern Olimpiyatlarda altın madalya kazanmıştır. Daha sonra, kendisinin adını taşıyan Art Deco Budapeşte spor kompleksini tasarlamıştır. Yahudi gururu için bu nasıl? Macar Yahudi mimarlar yalnızca zengin Yahudi müşteriler için evler tasarlamadılar, birçoğu prestijli hükümet bakanlıkları için yarışmaları kazandı. Sandor Fellner, 1904'te Kraliyet Maliye Bakanlığı'nı o dönemde popüler olan retro-tarihsel bir tarzda tasarladı. Birçok Avrupa şehrinde bankalar ve mağazalar Yahudi mülkiyetindeydi. Budapeşte'de Yahudi tasarımıydı. Macar Yahudi mimarlar eğitim amaçlı binalar bile tasarladılar. Four Seasons Hotel' de veya ünlü simge yapı Gellert Hotel & Spa' da konaklayan Amerikalı-Yahudi turistler, Avrupa'nın en büyük sinagogu olan görkemli Dohany Sinagogu'nu görmek için doğruca oraya giderler. İşte ironi. Dohany Sinagogu bir Yahudi tarafından bile inşa edilmedi - ancak o iki dünya standartlarındaki otel bir Yahudi tarafından inşa edildi! Yahudiler ve Hristiyanlar tarafından kullanılmak üzere aynı zamanda Yahudi Mahallesi'ndeki Ortodoks Sinagogu'nu da tasarlayan tavus kuşu benzeri tasarımını inceleyin.

Gezerken hissediyorsunuz Budapeşte böyle bir şehir. Ruhu sıcak..Size muhteşem bir yer önereceğim mutlaka gidip görün fotoğraf çekin, mimarisine hayran olun, lezzetli kahve, kek ve ev yapımı dondurma yemek için vakit ayırın. Zamanında yerinizi alabilmek için mutlaka çevrimiçi rezervasyon yaptırın. New York Cafe görüp göreceğiniz en ihtişamlı ohh diyebileceğiniz yer.

ree

Önerebileceğim restoran ve otellerden;


 
 
 

Yorumlar


Miss gibi geziler

Olmazsa olmazlar
 
  • Kapadokya' da balonla gökyüzüne açılmak
  • Avanos'ta çanak çömlek
  • Ürgüp' te Kaymaklı yer altı şehri
  • Venedik' te espresso
  • Burano renkleri
  • Bologna dondurmam kaymak
  • Luzern macaronları
  • Paris La Fayette cheeseecake

© 2023 by Salt & Pepper. Proudly created with Wix.com

bottom of page