top of page

Sanatın başkenti Roma

  • H.K
  • 7 Kas 2024
  • 6 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 14 Kas 2024

“Dünyanın merkezindeki kent” olarak adlandırılan Roma; sanat, tarih, müzik, alışveriş, güneş ve yemekleri ile karşınıza çıkan, antik dönemden Rönesans’a uzanan farklı stillerdeki binalarıyla sizi tarihte bir yolculuğa çıkarıyor. Mimarların birbiriyle yarışarak ortaya koyduğu eserler her mevsim binlerce turisti şehre çekerken, Roma tüm gü

zelliği ve estetiğiyle bu kalabalıkları bile insanı boğmadan taşıyabiliyor. Turumuzda Avrupa medeniyetine şekil vermiş, 23 asırlık tarihe tanıklık eden imparatorluk şehri Roma’da önce şehrin sembolü haline gelen ve Roma İmparatorluğu boyunca gladyatör dövüşlerine ev sahipliği yapmış antik tiyatro Colosseum, imparatorluk zamanında şehrin tören merkezi olan Roma Forumu, efsaneye göre içine para atanın tekrar Roma’ya geleceğine inanılan Aşk Çeşmesi, sokak sanatçılarıyla meşhur İspanyol Merdivenleri, Vatikan (San Pietro kilisesi), Castel San't Angelo - Melekler Şatosu, Pantheon (Tanrıların Tapınağı), Piazza Popolo görülecek yerler arasında.

Türkiye’den Roma’ya ulaşmak için en çok tercih edilen ulaşım yöntemi tabii ki hava yolu ulaşımı. İtalya’nın başkentine ülkemizin birçok kentinden direkt ya da aktarmalı uçuşlar düzenleniyor. İstanbul’dan Roma’ya ulaşmak isterseniz 1377 km’lik mesafeyi yaklaşık 1 saat 57 dakikada aşabilirsiniz. Başkent Ankara ve İzmir gibi şehirlerden de Roma’ya İstanbul aktarmalı olarak ulaşabilirsiniz.

İtalya’nın orta bölgelerinde, Tiber ve Aniane nehirleri arasında kalan şehir, Akdeniz’e oldukça yakın bir konumda yer alıyor. Ülkedeki en önemli bölgelerden biri olan Lazio bölgesinin de başkenti olan kent, kuzeyde Floransa ve Perugia, doğuda Pescara güneyde ise Napoli ile komşu.Ilıman Akdeniz ikliminin hüküm sürdüğü Roma, yılın her döneminde gezilebilecek şehirlerden bir tanesi. Kentte ne yaz aylarında ne de kış aylarında çetin hava koşulları görülüyor. Ancak dünyanın dört bir yanından gezginin çok sık seyahat ettiği bir şehir olan Roma, yaz aylarında zaman zaman çok fazla kalabalık olabiliyor. Eğer İtalya’nın başkentini kalabalıklar içinde bunalmadan gezmek istiyorsanız ilkbahar veya sonbahar aylarını tercih edebilirsiniz.

Hem tarihi yapıları hem de modern mimarinin önemli eserlerini barındırmasıyla Roma, gezilecek pek çok noktaya sahip bir şehir. Ayrıca kentte alışveriş için de pek çok seçenek bulunuyor. İtalya’nın bu ilgi çekici şehrini tam anlamıyla gezmek istiyorsanız Roma seyahatine yaklaşık bir hafta ayırmanız yeterli olacaktır.Türkiye’den Roma’ya hareket eden uçakların iniş yaptığı havalimanı olan Fiumicino, şehrin en büyük havaalanı. Aynı zamanda İtalya’nın ilk havalimanı olan yapı, şehir merkezinin 38 km güneybatısında konumlanıyor. Roma’nın merkezi bölgelerine yaklaşık 30 dakikalık bir uzaklıkta olan havalimanından otobüs, tren veya taksi yoluyla kente ulaşım sağlayabilirsiniz. Fiumicino-Roma hattında çalışan ve Leonardo Express adı verilen tren seferi, havalimanına inen yolcular tarafından en sık tercih edilen ulaşım yöntemi olarak öne çıkıyor. Ayrıca havalimanında, kısa aralıklarla şehir merkezine hareket eden otobüs seferleri de düzenleniyor.

Birçok metropolde olduğu gibi Roma’da da oldukça gelişmiş bir metro ağı mevcut. Hem kentin yerel sakinleri hem de Roma’yı ziyaret eden turistler tarafından sıklıkla tercih edilen metro ağı, Metropolitana adıyla anılıyor. Üç farklı hata sahip olan metro ağı toplamda 60 km uzunluğunda. Şehir içi ulaşımda en sık kullanılan hatlar olan A ve B hatları Termini adı verilen durakta kesişiyor. Şehrin farklı bölgelerine ulaşmak ve hatlar arası aktarma yapabilmek adına Termini durağı, Roma’nın şehir içi ulaşımında hayati bir role sahip. Roma’da ayrıca otobüsler de şehir içi ulaşım konusunda önemli bir yer tutuyor. Metro ulaşımının olmadığı bölgelere belediye otobüsleriyle kolayca ulaşabilirsiniz.

Başkentin en dikkat çekici yapılarının başında hiç kuşkusuz Kolezyum geliyor. Ünü tüm dünyaya yayılmış olan yapı, adeta şehrin simgesi konumunda. M.S. 72 yılında inşaatına başlanan amfiteatr, Flavianus adıyla da anılıyor. 188 metre uzunluğa ve 156 metre genişliğe sahip olan yapı, tam 450 yıl boyunca aktif olarak kullanılmış. 2007 yılından beri Dünyanın Yeni 7 Harikası’ndan biri olarak kabul edilen Kolezyum, Roma gezinizde mutlaka görmeniz gereken yerler arasında bulunuyor. Ancak Kolezyum’un Roma’yı ziyaret eden tüm gezginler tarafından büyük ilgi gördüğünü hatırlatmakta fayda var. Bu durum da doğal olarak Kolezyum’a giriş için uzun sıralar oluşmasına neden oluyor. Kolezyum ziyaretinizde uzun sıralar bekleme ihtimalini de göz önünde bulundurmayı unutmayın.

Dünyadaki en görkemli tapınaklardan biri olan Roma İmparatoru Hadrian tarafından M.S. 118-125 yılları arasında inşa edilmiş. Tarih boyunca iki kez yangın sebebiyle zarar gören tapınak üçüncü kez yenilenmiş ve günümüzdeki halini almış. Son derece görkemli kubbesi, eşsiz mimarisi ve günümüze kadar korunmuş tarihi dokusuyla Pantheon, Roma’nın en önemi yapıları arasında yer alıyor.2000 yılı aşkın bir süredir kesintisiz tapınak olarak kullanılmış. Daha da önemlisi onun kubbesi tam bir muamma. Bugüne kadar yapılmış dünyanın en büyük desteksiz takviyesiz beton kubbesi bu. Hayır, yanlış duymadınız. İnanmıyorsanız kendiniz de “largest unreinforced concrete dome ever built” diye aratıp bulabilirsiniz. 43 metreye 43 metrelik bu kubbe tam bir mimarlık ve mühendislik başarısı olarak kabul ediliyor. Ama önce mekan hakkında biraz daha bilgi vereyim. Pantheon “tüm Tanrıların tapınağı” demek. Oysa içinde Vatikan’ı ve papaları bile barındıran İtalya katolik. Bu tapınağı 609 yılında kiliseye çevirmişler. Zaten burası ta milattan önce 27 yılında yapılmış ve bugünkü haline M.S. 126 yılında getirilmiş. Yani neredeyse 2000 yıllık bir tarihi var. 

Roma İmparatorluğu’nun en çarpıcı izlerini görebileceğiniz yerlerden bir tanesi olan , Kolezyum’un batısında yer alıyor. Romalıların tarih boyunca ticaret ve kültür merkezi olarak kullandığı bölge, günümüzde ayakta kalan en etkileyici antik kentlerden bir tanesi. Forum Magnum adıyla da anılan Roma Forumu’nu Roma ziyaretinizde mutlaka görmelisiniz.

Roma fotoğraflarının başrolünü kimseye kaptırmayan yerlerden bir tanesi de tabii ki İspanyol Merdivenleri. Trevi Çeşmesi’ne oldukça yakın bir konumda bulunan merdivenler, hem yerel halkın hem de Roma’yı ziyaret eden gezginlerin gözdesi konumunda. 1700’lü yıllarda inşa edilen İspanyol Merdivenleri, aynı zamanda şehrin sosyalleşme mekanlarından bir tanesi olarak öne çıkıyor.İtalya'da bulunan ve aslında bir Fransız olan Etienne Gueffier sponsorluğunda yapılan merdivenlerin ismi, bulunduğu meydandan geliyor. Merdivenlerin alt kısmında bulunan meydanda İspanya Elçiliği bulunduğundan zamanla İspanyol Meydanı adıyla anılmaya başlamış.

1723-1726 yılları Kral XV. Louis için tasarlanan İspanyol Merdivenleri’nin yapım amacı üst bölümünde yer alan Trinita dei Monti Kilisesi’ne meydandan ulaşım sağlamaktır. Avrupa’nın en geniş basamakları olan İspanyol Merdivenlerinde tam 135 basamak bulunmakta. Ayrıca Avrupa’nın en geniş basamaklarına sahip.

Aman merdivenler rahat deyip oturup birseyler yemeye başlamayın cunku  İspanyol Merdivenlerinde oturup yiyip içmek yasak.

Rönesans’ın kalbi İtalya, İtalya’nın da başkenti Roma olunca, bu kadim şehrin sanatla iç içe olmaması düşünülemez.

Galleria Borghese’nin binası, Roma’nın en büyük 2. parkına da adını veren Villa Borghese’de. Galleria Borghese Pazartesi hariç her gün 09:00 – 19: 00 arası açık. Ancak müzeyi ziyaret etmeden en az 1 gün önce bilet alıp yerinizi garantilemeniz gerekiyor, şanslıysanız 1 gün sonraya bilet bulabilirsiniz. Bazı günler çok yoğunluk oluyor bu sebeple Roma seyahatiniz kesinleştiği an biletinizi online satınalmanızı tavsiye ederiz. Girişi 25 Euro, 18 yaş altı için 15 Euro.Bu hızlı giriş biletleri sayesinde 17. yüzyıldan kalma Palazzo Barberini'nin dışındaki uzun kuyruklardan kurtulun ve İtalya'nın en değerli sanat eserlerinden bazılarını görün. 12€ önerim; Roma'nın efsanevi cazibe merkezi Borghese Galerisi'ni keşfedin ve 30€ vererek

Caravaggio, Raphael, Titian, Bernini ve Canova'nın sanat koleksiyonlarına hayran kalın.

  • Caravaggio'nun Davut ve Meyve Sepeti Taşıyan Çocuk gibi tablolarını inceleyin.

  • Sergide ayrıca Raphael'in The Deposition adlı eserinin yanı sıra Bernini'nin Davut gibi heykelleri de yer alıyor.

  • Villa Borghese'de dolaşın ve yemyeşil bahçelerinin, yürüyüş yollarının ve muhteşem manzaraların tadını çıkarın.

Apollo and Daphne (1625) Bernini 243 cm yüksekliğindeki Bernini şaheserini gördüğünüzde kendinizi tutamıyor, etrafında 360 derece dönüyorsunuz. Apollo ve Daphne’nin mitolojideki imkansız aşk hikayesi heykelin ana konusu. Eros’un iki oku vardır, biri saplandığı kişiye sonsuz aşk verir, diğeri ise sapladığı kişiyi aşktan tamamen uzaklaştırır. Eros’un ilk oku Apollon’a gelir ve Daphne’ye karşı koyulmaz bir aşk duymasına sebep olur, Daphne’ye gelen ok ise Apollo’dan daima kaçmasına ve onu istememesine sebep olmuştur. Aralarında karşı koyulmaz bir kovalamaca vardır. Daphne Apollo’ya yakalandığında babası deniz tanrısından yardım ister, babası da bu eziyetin bitmesi için Daphne’yi defne ağacına çevirir. Heykel tam olarak bu çaresiz anı tasvir ediyor. Daphne’nin bir insandan ağaca dönüşme anını bu müthiş heykelde canlı bir sahne gibi görebiliyoruz. Bernini bu harika heykeli tek başına yapmamış, yardımcısı Giuliano Finelli’den ciddi bir yardım almış. Bernini’yi yakından tanıyanlar bilirler, etrafındakilere ciddi zararlar vermiş, haksızlığa uğratmış, biraz gaddar bir kişilik kendisi. Bu eserdeki Finelli hakkı da hep yenmiş.

Aeneas ve Ankhises – Bernini: Heykel, Truva Savaşı’nın hikayesinde bir anı gösteriyor . Aeneas , babası Anchises’i yanan Truva’dan taşıyor ve hem babası hem de oğlu Julius Ascanius ile birlikte Yunan işgalcilerinden kaçıyor. Bu heykel, Aeneas ailesinin üç neslini göstermektedir. Yaşlı bir adamı omzunda tutan genç adam Aeneas’dır. Güçlü bir kararlılıkla tarafına bakıyor. Aeneas’ın soyu mitolojide tanrılara daynamaktadır ve de annesi Afrodit’tir. Aeneas’ın omzundaki adam, daha yaşlı görünen bir teni ve yüzü olan babası Anchises’tir. Her iki adam da oldukça kederli görünüyor, çünkü yanan Truva’dan kaçıyorlar. Anchises tepesinde oturuyor ve sağ koluyla Aeneas’ın omzuna yaslanıyor, sanki oğluna tutunmak için bütün gücünü kullanmak zorunda. Anchises’in başında da  Frig şapkası var. Aeneas bacağını kavrayan çocuk Julius Ascanius’tur. Çıplaklığı masumiyeti sembolize etmektedir ayrıca emin ve korkmuş görünmektedir.

Heykel, Kardinal Scipione Borghese tarafından sipariş edilmiştir. Bernini bu heykeli yaptığında henüz 20 yaşındadır ve de babasından yardım aldığı tahmin edilmektedir.

Yıl boyu birçok sanatsal ve kültürel etkinliğe ev sahipliği yapan başkentte çok sayıda festival de düzenleniyor. İşte, Roma'nın en önemli etkinlik ve festivalleri:

Roma'nın Kuruluşu - 21 Nisan

Uluslararası Tenis Şampiyonası - Mayıs

San Pietro Kutlamaları ve San Paolo Kutlamaları - 29 Haziran

The Noantri Festival - Temmuz

Estate Romana Musica - Temmuz ve Ağustos





 
 
 

Yorumlar


Miss gibi geziler

Olmazsa olmazlar
 
  • Kapadokya' da balonla gökyüzüne açılmak
  • Avanos'ta çanak çömlek
  • Ürgüp' te Kaymaklı yer altı şehri
  • Venedik' te espresso
  • Burano renkleri
  • Bologna dondurmam kaymak
  • Luzern macaronları
  • Paris La Fayette cheeseecake

© 2023 by Salt & Pepper. Proudly created with Wix.com

bottom of page